Güncel kaynaklar 2000 yılından itibaren dünyaya gelmiş nesli Z kuşağı olarak sınıflandırıyor. Y ve Z kuşağı birbirlerine tarih olarak yakın görünseler de hızlı gelişen iş dünyasından beklentileri söz konusu olduğunda bir hayli farklılaşıyor.
1980 itibariyle doğan, sıklıkla “milenyum kuşağı” olarak anılan ve teknolojiyle bağları görece kuvvetli olan ilk nesil Y kuşağı oldu. 21. yüzyılın ilk nesli Z kuşağı ise dijital teknolojiyle çevrelenmiş bir dünyanın tam içine doğdu. Bunun sağladığı avantajla da iş dünyasında sil baştan bir düzen kurdu, bir başka ifadeyle var olan düzene yeni bir soluk getirdi.
Geçmiş kuşakların aksine “dijital” kavramı; Z kuşağı için sanal veya işlevsiz olmanın aksine tüm dünyada olduğu gibi iş hayatında da liste başına yerleşti.
Çok yeni bir disiplin olan “dijital dünya” henüz çok erken yaşlarında Z kuşağının büyük başarılara imza atmasına da zemin hazırladı. Dijital dünyanın sürekli gelişen, değişen ve hızlı adaptasyon gerektiren yapısı Z kuşağının dezavantaj gibi görünen hızlı tüketen, çabuk sıkılan özelliklerinin avantaja dönmesini sağladı.
Z Kuşağı ve İş Hayatı
Hepimizin bildiği gibi Z kuşağı; mevcut düzene, yıllardır devam eden alışkanlıklara, kurumsal hayatın sıkıcı kurallarına, mesai kavramına uzak. Peki, kendi özgürlük alanından feragat etmekte zorlanan Z kuşağının günümüz iş dünyasında yer edinmesi sizce ne kadar mümkün?
Z kuşağının tek şansı, kendi fikirlerini hayata geçirmek ve bütün kurallarını kendi koyduğu bir işin patronu olmak. O halde bütün bu bilgilerden sonra Z kuşağı için girişimcilik öğrenmenin önemini bir kez daha vurgulayalım.
İş Hayatı ve Girişimcilik
O harika öyküleri yazarken Jule Verne’in amacı ne uzay gemileri tasarlatmak ne de denizaltı mucitlerine ilham olmaktı! Sadece okurunu seyahate çıkardığı yerlere giderken özel araçlara ihtiyaç duydu. Ancak ilk denizaltı Jule Verne okuyan bir çocuk tarafından tasarlandı. Tabii ki teknolojiyle büyüyen, dijitalin içine doğan Z kuşağı için de çağın dinamiklerine uygun başarılı girişimlerde bulunmak kaçınılmazdı.
Araştırmalar, Z kuşağının kendi kariyer planını yapabilmesi konusunda başarılı olduğu gibi sorumluluk ve risk almaktan da çekinmediklerini gösteriyor. Henüz ilkokul sıralarında oturan çocuklar bile, gelecekte kendi işini kurmak istediğini söylüyor. Lise çağına geldiklerinde de oran büyük ölçüde aynı kalıyor. Tam da noktada hızlı karar alıp uygulayabilme yeteneğine sahip Z kuşağı çocuklarının ve gençlerinin girişimcilik konusunda çok erken yaşlarda bilgilendirilmesi gerekiyor.
Çağımızda tüm iş kollarının pazarlama planları içerisinde sosyal medya stratejilerinin yer alması kaçınılmaz. Z kuşağı da dijital pazarlama dünyasının ışıltılı vitrini sosyal medyayı başarıyla parlatıyor. Dijital pazarlamayı henüz gereksiz bulan geleneksel işletmeler ise ne yazık ki bu hızla değişen dünyanın içinde çoğu zaman kaybolup gidiyor.
Ofise kapalı kalmayı, dosya, evrak işleriyle uğraşmayı sevmeyen, tüm yaşamını akıllı telefonu ile devam ettirebilen Z kuşağı üyeleri; her işte olduğu gibi iş dünyasında da kısa yoldan başarıya ulaşmayı ve tabii ki kısa sürede çok para kazanmayı istiyor. İş hayatından beklentileri bu yönde olan Z kuşağı gözlerini start-up programlarına çeviriyor ve mevcut potansiyellerini başarıyla hayata geçiriyor. Günlük yaşantımızda fark etmediğimiz ya da önem vermediğimiz bir eksikliği hızlıca keşfedip üzerine proje üretiyor, çalışıyor, geliştiriyor. Aslında bu şekilde, doğuştan gelen bir içgüdüymüşçesine girişimcilik tanımına göre hareket ediyorlar.
Günümüzde ülke ekonomisinin büyük bir bölümünü girişimcilik faaliyetleri oluşturuyor. QNET; 21 yıldır özellikle gençler ve kadınlar olmak üzere, her yaştan girişimciyi destekliyor. Ofise kapanmak istemeyen Z kuşağına da iş hayatına adım atabilmeleri için ışık tutuyor, özellikle Z kuşağının kendi zamanlarını kendileri yönetirken kendi işlerinin patronu olmalarını sağlıyor.
Diğer Yazılarımız İçin: Yeni Girişimcilik Fikirleri Doğrudan Satışta Her Yerden Kazanın